
Galatasaray yıllarca izlediği kötü ve kalitesiz yabancı tercihlerini 2 senedir bir kenara bırakmış durumda..Keita transferi de bu konuda ne kadar ciddi olunduğunu gösteriyor..Artık klübün yabancı transfer politikası her zaman oynatabileceğin ve milli yerlilerden daha iyi isimleri renklerine katmaktan ibaret..Yıllarca hep yabancı kontejanını doldurmak için alınan ve daha sonra zorla, zararına yollanmaya çalışılan oyuncularla taraftarlar uyutuldu..

Oysa ki futbolda başarıların ne zaman geldiği belliydi; Hagi-Popescu-Taffarell-Ilie ya da Fenerbahce'deki gibi Alex-Appiah-Aurelio-Anelka gibi kaliteleri isimler kadroya katıldığı zaman..İşte 2 senedir de GS bunu yapıyor..Geçen seneki kadrodaki yabancılara göz atarsak; İtalyan milli takım 3. kalecisi De Sanctis, Portekiz milli takımı oyuncusu Meira, İsveç milli takım kaptanı Linderoth, 2006 yılı Bundesliga en iyi oyuncusu Lincoln, kariyeri tartışılmaz Nonda, 'Sihirbaz' Kewell ve tabi ki kral Milan Baros..Bu oyunculardan herhangi birine herhalde kimsenin itirazı yoktur..Linderothun talihsiz sakatlıkları, Nondanın eski gücünde olmaması ve Lincolnun sorumsuzluluğu bu politikayı yanlış kılmaz..Önemli olan İnamoto, Saidou gibi 3. sınıf futbolcu transferlerinin yerini 1. sınıf yabancılara bırakmasıdır..Bu zihniyetin mimarları Adnan Polat ve Haldun Üstünel de ayrı teşekkür konusudur..

Transfer zihniyetindeki değişim son halkası ise Abdul Kader Keïta'nın Aslan olmasıdır..Yıllardır iyi bir sağ kanat hasretimiz geçen sene Kewellin da Arda'nın da orda oynamamak istememesi ve Aydın Yılmaz'ın bir türlü istenen patlamayı yapamamasıyla doruğa ulaşmıştı..2009-2010 yılına ise gerçekten sapına kadar sağ açık, sağ forvet mevkilerinde öncü isimlerden olan Keita'yı alarak gireceğiz..Lille'in 3 yıl önceki sürpriz çıkışındaki başrol oyuncularından olan ve Lille-Milan maçında kendini Milanlılara hayran bırakan Keita, 2007 senesinde 16 M€ ile Lyon klüp tarihinin en pahalı 2. transferi olmayı başardı..

Lyon'da işler istediği gibi gitmedi..Kendini youtube videolarında olduğundan fazla kabul ettiremedi kimseye..Bunda tabi Lyonun gözle görülür olan düşüşünün de etkisi yok değildi..Lyon 7 seneden sonra şampiyonluğu kaçırdıktan sonra adeta gemileri yaktı..Önce üstad Juninho daha sonra da Benzemayı Reale gönderdiler..Artık kadrodan daha fazla ayrılık olmayacağı düşünülürken Keita'yı da satma kararı aldılar..Çok da iyi yaptılar..

Eğer GS yönetimi "Portakal" Rijkaard önderliğinde turuncu formaya devam kararı alırsa, Keitayı bu resimdekine benzer formada görebiliriz..Keita'nın yetenekleri, sürati, futbolculuğu tartışılmaz..Rijkaard'ın aşılamaya çalıştığı takım oyununa uyum sağlayabilirse, başta İsmail Köybaşı ve Roberto Carlos olmak üzere rakiplerin sol taraflarını zor anlar bekliyor..Sözün özü, Keita başarılı olur olmaz; bunu yine zaman gösterecek ama önemli olan başından beri savunduğumuz gibi kaliteli oyuncuların getirilmesidir..Böylece başarı er ya da geç gelecektir, çünkü iyi futbol ancak iyi oyuncuların varsa oynanabilir..
Bu sene Süperligin kalitesi hiç olmadığı kadar iyi olacak gibi duruyor..Sadece adı "Süper Lig" olmayacak..Vasseli alan A.Gücü de dahil artık klüpler uyandı ve çok ama kalitesiz transfer politikalarına son vermeye başladı..Arda, Baros, Keita, Bobo, Holosko, Nihat, Alex, Guiza G.Gönül, Yattara, G.Ünal, gelirse F.Tekke, Vassell, Tabata, gibi oyuncularla ligimiz güzel olacak; Türkcell superlig başlasın ve gerçekten "hiç bitmesin" diyeceğiz!..
Transfer ciddi bir iştir. Mantığında takıma güç vardır ancak ülkemizde bu öncelik para kazanmaya verilmiş. Ali Lukunku'yu, Gordon Schtenfield'ı almak Türk futboluna bir şey getirmeği gibi hem özkaynağımızın önünü kesmekte hem de para kaybına neden olmaktadır.
YanıtlaSilAyrıca GS'lı yöneticileri kutlamak gerekir. Yüzlerce gazete, internet varker hiç bir basın-yayın organına sızdırmadan bu işi yapmak zor bir iştir. Ya basın yayın haber kaynaklarını yeniden gözden geçirmelidir, ya da diğer kulüplerimizin yöneticileri bu işin nasıl yapıldığını Haldun Üstünel'den öğrenmelidir.