Bu yazıyı yazmamak için çok direndim…Neredeyse 6 ay önce de aynı hislerleydim ama sanırım artık bardağın taştığı ve sözün bittiği yerdeyiz..Rijkaard'a ve efendiliğine saygımızdan uslubumu yumuşak yazmaya çalışacağım. Seninle uzun yıllar çalışmak isterdik ama olmadı dokumuz uyuşmadı, sen G.Sarayı biz de seni anlayamadık!..Oysa başarı için en uygun camia bizdeyken...Üzgünüz Rijkaard!...
Frank Rijkaard, Türkiye'ye geldiğinde bu blogtaki yazılarımda da paylaştığım üzere herkes gibi ben de bunun muhteşem bir adım olduğunu düşünmüştüm.
Bunun bir futbol devrimi olduğunu yazıp, lafı biraz daha ileriye götürerek bunun Barcelona gibi muhteşem futbol oynamanın teminatı olarak görmüştük.
Ne yazık ki bu düşüncelerimiz Rijkaard'ın ilk sezonunda büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Yine de ülkenin en sabırlı camiasında görev yapmasından ötürü Rijkaard'a neredeyse tüm taraftarlar tarafından destekler, pankartlar yağdı ve bunun neticesinde geçen seneyi adaptasyon yılı olarak adlandırdık.
Aslında gelmeden önce de sabır yemini eden yine bizlerdik. Gerekirse 2 yıl sampiyon olmamaya razıydık.
Ne değişti de Rijkaard'ın ne zaman gideceği konusuda papatya falları açılmaya başlandı peki?.Ben neden 9. haftadaki olası fenerbahçe hezimetinden sonra tazminatını vermek suretiyle yollanacağını düşünüyorum.
Bunun tabi birçok gerekçesi var:
1- Geldiğinden beri hiçbir şekilde bir sistem kuramadı. Israr ettiği sistemin tutmadığını görmesine rağmen bundan bir kere bile vazgeçmedi, takımı göz göre göre uçuruma itti. Oyuncu yapısına göre sistem kuramadı, daha doğrusu hiçbir sistem kuramadı. Oyuncular bildiklerini bile unuttu, takım sahada napcağını bilmez halde dolanıyor.
2- Çoğu maçta tarihin en kötü futbollarını oynadık, bunda da suçu hep futbolcularda buldu. 2009-2010 sezonunda süper ligin en iyi kadrosunu kendi evimizde dahil birçok maçta sahamızda mahkum oynattı.
3- Tarihin en iyi olmasa da en pahalı kadrosuna kalitesiz deme pişkinliğinde bulundu. Kabahati hiç kendinde aramadı.
4- Geldiğinden beri ilk birkaç haftaki şaşaalı galibiyetlerden sonra takım hemen hemen hiçbir maçta oyun olarak herhangi bir rakibine üstünlük kuramadı.
5- Takımın kondisyonu sürekli çok kötü, fizik güce dayalı oynanan süper ligde he takıma fizik olarak ezildik. Kazanmamız gereken hiçbir maçı kazanamadık, çünkü Rijkaard oyuncularını motive etmekten çok uzak.
6- Rakipleri hiçbir şekilde analiz etmedi, her rakip G.Sarayı çok kolay çözerken o oyunculara izin vermekle meşguldü. Kendini işine vermediğini çok kez gözlemledik. Hiçbir oyuncu Rijkaard döneminde kendini geliştirmedi, herkes geriye gitti.
7- Takımın forvetsiz kalmasına Nondayı gözden çıkararak göz yumdu ve bunun yüzünden Avrupadan elendik. Çoğu maçta Arda, Keita gibi oyuncuları forvette oynatarak bu oyuncuların ve dolayısıyla takımın gücünü azalttı.
8- Mustafa Sarp gibi top gelince titreyen, ben napcam şimdi havasında olan oyuncuya prens muamelesi yaparak hemen her maçta oynattı.
9- Bütün eleştiriler bir yana bu takıma 15 ayda hiçbirşey veremedi, Skibbe döneminde zaman zaman oynanan iyi futbolu bile arattı ve takımı artık acaba ilk 3 e girer mi konumuna soktu. Hiçbir şekilde ışık vermiyor, takıma ne sistem, ne bir vizyon hiçbirşey katamadı. Bülent Korkmaz'ın bile 3 aylık dönemde takıma mücadele anlamında kattıkları ortadayken, bu kadronun bu şekilde harcanmasına artık dayanamıyoruz..G.Saray maçları artık bizim için işkence olmaya başladı.. Birçok renkdaşım artık maçları izlemeye tahammül edemiyor..Biz bunu haketmedik..
Bunlar bir anda kızgınlıkla oluşan şeyler değil. G.Antep maçında penaltı golüyle 1-0 kazandığımız maçtan sonra artık oynadığımız futboldan utananan bir taraftarın artık sabrının taşmasından sonra yazdığı itiraflardır.
İşler daha kötü gitmeden ve takım kümeye oynamadan sen de ismine laf ettirmeden yol yakınken: Rijkaard İstifa diyorum!..
Tabi Rijkaard'ın gitmesi yetmez, Adnan Polat'ın artık futbola burnunu sokmaması gerekmekte, zira futboldan hiç ama hiç anlamıyor..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder