
Galatasaray sene başından beri Türkiye’de ve Avrupa’da fırtına gibi eserken herkeste sene sonunda gol rekoru kıracağı izlenimi edindirdi. Bu anlamda beklentiler o kadar yükseldi ki tek farklı galibiyetler dahi kimseyi tatmin etmemeye başladı. Her maç rakip kim olursa olsun 3-4 sallamalıydı bu takım. Nasıl olsa karsılarındaki takımlar teslimdi direk!..
Medyanın da çanak tutmasıyla oluştu aslında bu büyük beklentiler, zaman geçtikçe de katlandıkça katlandı. Aslında futbolu bilenler için GS’ın herhangi bir takıma da gayet tabi yenilebileceği gerçeği gün gibi gözüküyordu. Bu zamana kadar hangi takım her maçını kazanmış, hangi takım her maç iyi oynamış ya da hangi oyuncu her maç formunun zirvesinde olmuş? İşin kötü tarafı bunu düşünmeyen taraftarın hiç de azımsanmayacak kadar çok olmasıdır. En ufak hatalarda yine Sabri gibi oyunculara homurdanmalar başladı bile.
Oysa bu sene herkes ayrı motive olmuş durumda. Taraftar son yıllarda hic olmadığı kadar her maç Sami Yen’i maç ayırt etmeden tıpkı 80-90lı yıllar gibi salkım saçak dolduruyor. Tribünler her maçta Liverpool’a karşı oynuyormuş gibi ateşli ve heyecan herkesin gözlerin okunmakta. Üstelik GS son yıllarda inişli çıkışlı görüntüler gösterse de “14 senelik” çileli günlerden oldukça uzakta durumda. 87 yılında gelen şampiyonlukta bile daha sabırlıydı herkes!..
Şunu söylemek gerekiyor ki GS henüz 90 dakikaya yayamasa da iyi top oynuyor. Eskişehir maçında ise maçı izleyen biri bu maç nasıl berabere bitti diye şaşırır heralde. Bir tarafta neredeyse tek akınında şansın yardımıyla golü bulan bir ekip, diğer tarafta ise hep oyunu rakip alana yıkmaya çalışan, kapalı savunmaya karşı bir kısmı karamboller olmak üzere azımsanmayacak kadar pozisyona giren ve son bölüm hariç ısrarla ayağa pas oynamaya çalışan bir takım vardı.
Takım içinde elbette bir sürü aksaklık da var. Herşey güllük gülistanlık değil. Kewel’in formsuzluğu, Topal-Sarp uyumsuzluğu, beklerdeki sıkıntılar devam etmekte. Ama bunları gelip geçici sıkıntılar olara görmek lazım. Kendi kimliğinden, oyun felsefenden taviz vermeden aynı kararlılıkla devam edersek, o çerceden içeri girmeyen toplar her zaman olmamakla birlikte çoğunlukla girer. Aklı selim taraftarlar ise bu sene olası kaçabilecek şampiyonlukta dahi gelecekteki takımın altyapısını oluşturan bu takımın arkasında duracaktır.
GS Alpaslan Dikmen'i ölümünün birinci yılında anarak son yıllarda vefasızlıgın unutuldugu gunumuzde herkese duygu yüklü anlar yaşatmıştır. Yüzlerce pankart, Alpaslan atkıları, tişörtleriyle herkes merhumu rahmetle ve sevgiyle andı. Arkasında bu kadar seven bırakmak güzel birşey. Mekanı cennet olsun..